Ön Söz الباحث : علي حسن حسين

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Ön Söz الباحث : علي حسن حسين"

Transkript

1 Ön Söz الباحث : علي حسن حسين Tasavvuf ne demektir? Genellikle konusu Allah'a ulaşmanın yolları, ahlak ve insanın terbiyesi yoluyla bir duşuce demektir. Özellikle Tasavvuf halıkla ve halk arasında olan bir ruhani ve dini bir ilgidir. Bu ilgiyi gerçekleşmesi için özel bilgi din adamlarının felsefelerine göre kainatın yaratılış sebebi ve Tanrının kendi güzelliğini duygulamak ve bilinmekte bir amactır. Ayni zamanda dünya halkına özellikle İslam halkına Allahın azamatını ve kudretini dünyaya bildirmek hedefıdır. Bu tür edebiyatın şairleri, galiba şiirleri yalın bir dille, hece ölçüsüyle ya da aruzun heceye yakın yalınkalıplarıyla şiirleri söylemişler ve yazılan bir edebiyattır. Bu tür eserlerde dörtlük nazım birimiyle yazılmıştır. Genellikle yarım kafiye kullanılır. Tasavvuf şiirinin genellikle özel bestelerle ve tarikatlara göre değişik isimlerle anılan ilahilerdi. Yıllar boyunca ortaya çeşit tarikatlar ve tarikat sahipleri çıkmıştı. Bu edebiyatın düzyazı biçimini ise evliya menkıbeleri, efsaneler, masallar, fıkralar ve tarikat büyüklerinin yaşamlarını konu alan yapıtlar oluşturur. Bu edebiyatın tarihini incelesek ve araştırıcıların araştırmalarına göre Tasavvuf edebiyatı gerçek ağırlığı ilk defa 12 nci yüzyılda Ahmed Yesevi ile başlayan bir tür edebiyattır. Dinî-Tasavvuf Türk edebiyatı İslâmiyet in ve Tasavvufun etkisiyle ortaya çıkmıştır. Gerçekten İslâmiyet'in kökleşip yayılmasında ve büyük etkisi olan tasavvuf, zamanla edebî eserlerde de işlenmiş din tasavvuf ve edebiyat aracılığıyla yayılmaya çalışılmıştır. Bu edebiyat islam bölgelerinde yayılmasıyla Dinî-Tasavvufî Türk edebiyatına ortaya bir ağır yerleşik halinda bulunmaktadır. Buna neden bu edebirtı millete bildirmek için bir yer bulmak gerekir, bu yer Tekye adı almıştır. O zaman Tekyeler kurulmuştu, zamanla bu Tekkelerde tasavvuf ve ilahi sözler söylenmiş edebiyatı da denir. Dinî-Tasavvufî Türk edebiyatında asıl olan sanat yapmak değil, özellikle dinî-tasavvufi düşünceyi yapmaktır. Dolayısıyla bu edebiyatı uygulaması ve gerçeklemesi için bir yer bulmak gerekirdir. Tekke şairlerinin çoğu tarikatlarda yetişmiş şeyh ve dervişler adları almıştır. Tekke şiiri, halk şiirinden de divan şiirinden de nazım şekilleri almıştır. Anadolu bölgesinde bu alandaki ilk ve en büyük Tasavvuf şairi Yunus Emre dir. Diğer şairler de Hacı Bektaşi Veli, Pir Sultan Abdal, Abdal Musa, Abdû Furkan gibi ve Mevlana Celeleddin Rumidir önemli şairleri vardır. 13 ncü yüzyılda ortaya gelen büyük Tasavvuf edebiyatı sahibi olan Mevlânâ Celeleddin Rumidir ki gerçekten günümüze kader izi ilmiyle dünyanın bütün ülkelerinde yayılmiştır. Avrupa, Asyada veya Afarika bölgelerinde geniş ve genişbir şekilde bilgi vermişti. 168

2 Giriş Tasavvuf musulmsn hayatında genellikle güzel ahlaktır, kimseye eza ve cefa vermemektedir. Özellikle yüreği kötü yapılardan temizlemek ve insanin günlük hayatında kötü isteklerini terk etmek anlamında demetir. Tasavvuf felsefesi İslâm ahlâkı ile ahlâklanmak için lâzım olan birinci seviyede Allahu teâlânın ahlâkı ile ahlâklanmaktır ve ikinci seviyede halifaların ve imamların ahlaklarına Mevlane Celeleddin Romi ve sözlerine destek olmaktır. Dolayısyla islam yasası birici hedefleridir. Ayrı yönden insanın duygusu bütün kainata karşı saf olmak amacıyla ve kötü huylardan temizlemek ve iyi huylarla doldurmak demektir. Onun için, soyut bir Allah sevgisi yerine, somut bir sevgi, yani Hakkı halkta sevmek gerekir. Zamanla Tasavvuf diğer bilgileri öğreten bir ilimdir ve dünya hayatının aşırılılıklarında uzak durarak Allah a bağlanma göstermektir. Sonuçta Tasavvuf Allah Teâlâylayla halk arasında olan bir ilişkidir. Dolaysıyla araştıracılara göre bu tür edebiyat, edebiyat alanında en şahane ve derin parlak bir edebiyatlardan biri sayılabilir. Bu edebiyat doğuşundan beri söylenen şiirler islam ahlakı ile süslenmmiştir. (Tasavvuf edebiyatı şairleri, yalın bir dille, hece ölçüsüyle ya da aruzun heceye ölçüsüyle yakın yalın kalıplarıyla şiirler yazdılar)1. Bilgilere göre Selçuklu Devleti zamanında tasavvuf edebiyatının gerçek ortaya geleneği olmuştur. Daha Tasavvuf edebiyatı, halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" olduğu için halk arasından ilk defa 12 nci yüzyılda Ahmed Yesevi ile başlamıştı. Ahmed Yesevi bu tür edebiyatın temeli sahibi olmuştu. Daha sonra 13 yüzyılın başında ortaya gelen en önemli Tasavvuf edebiyatçısı ve tarikat sahibi olan Mevlânâ Celeleddin Rumidir. O zaman Tasavvuf edebiyatı ve Mevlalik tasavvuf edebiyatı geleneği daha çok ilk dafa Farsça ağırlığı bir dil kullanmış ve saraya ayni zaman yüksek zümreden insanlara hitap etmiştir Mevlânânın izleri dünya kültüründe gayri tabii bir şekilde yayılmıştır. Bu halda, zahid adamın gerçek sırrı nedir? Gerçekten bunu bilmek gerekir. Mevlânâ nasıl musulman milletine etkilenmiş? Hayatında hangi kişilere etkilenmiş? Hayatını birinci gününden vefatına kadar her olayları bu araştırımızda bilmemiz gerekir. (1)Resimli Türk Edebiyatı, Nihad Sami Banarlı,İstanbul,1998, Milli Eğitim Basımı,Birinci Baskı, S

3 Hayatı: Mevlânâ Celeleddin Rumi kimdir? Celeleddin Mohammed bin Mohammed bin Hüseyin bin Ahmed bin kasım bin Museyeb bin Abdullah bin Abdulrahman bin Abu Bekir El-Siddik. Mevlânâ 30 Eylül 1207, 17 Aralık, 1273 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan Ülkesi'nin Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna'nın Istanbulda Heykeli Romi adı nerden geldi? Mevlânâ Celaleddin Rumi (Rumi adı, Anadolu'ya yerleşip orada yaşadığı için dönemde Anadolu'ya Diyarı-ı Rum deniliyordu. Annesi Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatundur. Babaannesi, Harzemşahlar hanedanından Türk prensesi, Melîke-i Cihan Emetullah Sultan'dır)(2). (Mevlânânın Babası, Bahaeddin Veled, Belh'te (Sultânü'l-Ulemâ) diye şöhret yapmış bir din ve maneviyet büyüğüydi)(3). Sultânü'I-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'den ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu durumlara göre Sultânü'I-Ulemâ 1212 veya 1213 yılllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'ten ayrıldı. Gikişinda Sultânü'I-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Bu sürede (H.607 M.1210) yılında Mevlâna üç yaşındaykan babasıyla Bağdada taşındı ve zamanında babasının ilişkisi Bağdad valisiyle (Muhammed Kutup Din Hvarizim Şahl) 'a iyi değildi, o zaman Müstansıriye Okulunda yerleşti. Daha sonra Dimeşk, Mekke, Azerbican, Larend ve sonda Konyada yerleşti. Konyanın okullarında eğitim vermişti. Konya hakimin (Alaeddin Kabkbaz) ' dan saygı görmüştü onun için Konyada yrleşmişti. Mevlânâ babasıyla bütün bu şehirleri gezmiş ve babasından türlü ilimleri alışmış. Sultânü'I Ulemâ Nişabur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kûfe Kâbe'ye hareket etti. Hac farîzasını yerine getirdikten sonra, dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldiler. Veled Karaman'da Subaşı Emir Mûsâ'nın yaptırdıkları medreseye yerleştiler yılında Karaman'a gelen Sultânü'l-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldılar. Son söz olarak geçen bilgilerden demek istiyoruz ki bu sürede Mevlâna babasını bırakmamış sürekli bir şekilde babasının sühbetindeydi. (2)Kardaşlık Dergisi, Bağdad Kardaşlık Ocağı, Bağdad,1998, El-Zaman Basımı,Birinci Baskı, S.312 (3)Türk Edebiyatı, Ahmet Kabaklı, İstanbul, 1968, Yayılıcık Matbaası, ikinci Baskı, S.141 Bu zaman Mevlâna doğumundan gencliğine kader babasından sürekli bir şekilde ilim ve edebiyat kazanmıştır. Daha sora Romi 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin 170

4 Çelebi adlı iki oğlu oldu. Mezar yeri olarak Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi seçildi. Babası 12 Ocak 1231 y.y Konuyada Allahın rahmetine kavuştu. Selçuklu Sarayı'nda gül bahçesi denilen yere defnedildi. Hükümdar yas tutarak daha bir hafta tahtına oturmadı. Kırk gün, ülkede onun için yemek dağıtıldı. Daha sonra Mevlâna ilk eşi Gevher Hatun ölünce, Konya'da ikinci kez Gera Hatun ile evlenmiş ve ondan Muzafferettin Alim Çelebi adında bir oğlu ve ayni zaman Fatma Melike Hatun adında bir kızı olmuştu. Mevlânâ'nın soyundan gelen Çelebiler, genellikle Sultan Veled'in oğlu Feridun Ulu Arif Çelebi'nin torunlarıdır. Melike Hatun torunlarıysa Mevleviler arasında İnas Çelebi olarak anılır. Mevlâna 17 Aralık 1273 pazar günü Hakk'ın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını vasiyeti üzerine Sadrettin Konevi kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Siraceddin kıldırdı. Edebi kişiliği: y.y yaşamış olan Mevlâna Claleddin Romi düşünceleri ve eserleriyle çeşit şahsiyetlere etkilenmiş. Gerçekten Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgin sahibimiş. Bu ilmi nerden gelmesini bimek gerekir? O zaman halbuki hayatında önemli kişilere etkilenmiştir Mevlâna doğuşundan beri vefatına kadar yaşadığı çevre bilimsel ve kültürsel hayatı yaşamıştır. Üçüncü yaştan beri Babasıyla (Bahaeddin Veled) dünyanın türlü MevlânâTürbesi (Yeşilkubbe) yerlerini gezmiş. Babası din ve ilim sahibi olduğu için ziyaret ettiği ülkelerde galiba din ve bilgi adamlarıyla sürekli bir şekilde görüşüyordu. Nisâbur şehrinde olduğu zaman tanınmış mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karşılaştılar. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır ve Attar Mevlâna nı çok beğenmiş. O zaman Mevlânâ sürekli bir şekilde bu türlü bilgileri karşısından dinliyordu ve babasından ayni zamanda diğer hocalardan çeşit bilgiler öğrenmişti. Babası ünlü mutasavvuf ve bilim adamı olduğu için Mevlânânın edebi kişiliğin temel yapısına etkilenmişti. Daha babası ağır bir hastalıktan sonra 12 Aralık 1230 da Allahın rahmetine kavuşmıştı. Babasının vefatından sonra Mevlânâ kendi kendine güvendi ve özellikle tasavvuf edebiyatına çok önem vermeye başladı. Bu sürede ve zamanla Mevlânâ değerli ve ilim sahibi kişilerle tanışmaya başladı. Tabi az sonrada hayatında yeni kişiler katımiştır. Babasının vefatından sonra türlü hocalar elleri altında çeşit ilimler öğrenmiştir. Zamanla bu çevre yaşamında kendi edebi ve dini şahsıyatını yapmıştı. Mevlânâ biçimci değildi, dolayısıyla her türlü kısıtlamanın karşısındaydı. Edep, vefa, sabır, eğitim gibi ahlak kavramlarının gerçek anlamını aramayı ve insanlara bunu öğretmeyi iş edinmişti. Bu şekilde konu Halıkla ve halk arasında olan ilişkidir. Bir çok büyük sufiduygu ve düsüncelerini şiirle dile getirmiş, bir kısmı da aynı konuda üstün bilgi, görgü, düşünüş ve duyuşlqrını başkalarına aktarmak suretiyle büyük eserler vermişlerdir (4) Ona göre birinci şey özellikle hedef 171

5 insandır ve insanı içten dürüslemektir. Bu konular Mevlânânın derin duygusu akımında yaşamında başlamıştır. Edebi kişiliğinde Din, felsefe, ahlak, insanı daha mutlu etme yolunda gelişen araçlardı (4)Nihad Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi,1C, İstanbul 1971, S.126 Mevlânâ muridlerine ve dünyaya sonsuz bir sevgi bildirmek istemiştir. Bu sevgi hoşgörü ve vefa kavramlarıyla desteklenecek, beslenecekti. Mevlânânın şahsıyetinde eklenen tam bir vahdet-i vücud (varlık birliği) bütün dünyaya bildirmekte çalışmıştır. Onun için, soyut bir Allah sevgisi yerine, somut bir sevgi yani Hakkı halkta ve halkı Hak'ta sevmek gerekir.. Mevlânâ her türlü kısıtlamanın karşısındaydı. Edep, vefa, sabır, eğitim gibi ahlak kavramlarının gerçek anlamını aramayı ve insanlara bunu öğretmeyi iş edinmişti. Daha İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Vaazları kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu. Mevlânânin edebi kişiliğini tamam ve kusursuz yönelmişti. Ayni zamanda kendisi bilimsel ve dinsel şeyhlerle görüşmüş ve bazlarıyla uzun yıllar beraber görüşmüştü O zaman kendi ilmi üzerine hocalardan Din, felsefe, ahlak, insanlık gibi ağır ilimler öğrenmişti ve asıl edebi kişiliği bu hocalardan alındı, hocaları en önemleri Muhammed Şemsi Tebrizi, Selahattin Zerküb, Hüsamettin Çelebidir. Mevlânânın Hayatında Edebi kişiler: Mevlânânın edebiyat ve kültürel hayatı süresinde hiç bir zaman yanlız yaşamamıştı. Bu nedenle hayatının her süresinde özel bir ilim kapsamını çevresinden öğrenmiştir. O zaman sürekli bir şekilde kültürel hayat süresi değişiğinde yaşamıştı. Doğumundan beri babasını(bahaeddin Veled) hiç bir sürede bırakmamış ve babası ünlü bir tasavvuf alimi olduğu için babasına çok etkilenmiş ve beraber çoğul önemli şehirleri tanımış. Türbesinin Griş Kapısı Hayatının başlangıcından babasıyla her ülkeyi ziyaret ettikten, şahsiyetine özellikle edebi şahsiyetine yeni bir ağırlık vermiştir. Babasıyla uzun bir süre geçirdikten sonra, daha babası 12 Ocak 1231 y.y Konuyada Allah'ın rehmetine kavuşmuş. Rumi yeni bir hocalar hayatı tarzına gimiştir. Muhammed Şemsi Tebrizi: Mevlânâ hayatının hiç bir süresınde yalnız kalmıştır. Daha sonra bu yıllar arasinda(1244)'te Konya'nın ünlü Şeker Tacirleri hanına girmiş olan bir edemlı bir adam, bilinen adı Şemsettin Muhammed Tebrizi (Tebrizli Şems) idi. Anında Şemsi ümi mutasavvuf ve erdemli bir şeyhin müridi idi. Asılda gezici bir tacir idi.. Anlattığına göre Bektaş Veli'nin Makalat (Sözler) adlı Hacı kitabında da, bir aradığı vardı. Düşüncesine göre aradığını Konya'da bulacaktı. Tebrizi yolculuğu ve arayışı bitmişti. Ders saatinin bitiminde İplikçi Medresesin'ne doğru yola çıktı ve Mevlânâ'yı atının 172

6 üstünde danışmantleriyle birlikte gelirken yolda buldu atın dizginlerini tutarak sordu ona: " ("Ey bilginler bilgini, söyle bana, Muhammed mi büyüktür, yoksa Bayezit Bistami mi?" Mevlânâ yolunu kesen bu yabancı yolcudan çok etkilenmiş, sorduğu sorudan ötürü şaşırmıştı, "Bu nasıl sorudur?" diye. "O ki peygamberlerin sonuncusudur; O'nun yanında Bayezit'in sözü mü olur?" Bunun üstüne Tebrizli Şems şöyle dedi: "Neden Muhammed 'kalbim paslanır da bu yüzden Rabbime günde yetmiş kez istiğfar ederim' diyor da, Bayezit 'kendimi noksan sıfatlardan uzak tutarım, bedenimin içinde Allah'tan başka varlık yok' diyor; buna ne dersin?" Bu soruyu Mevlânâ şöyle karşıladı: "Muhammed her gün yetmiş makam aşıyordu. Her makamın yüceliğine vardığında önceki makam ve mertebedeki bilgisinin yetmezliğinden istiğfar ediyordu. Oysa Bayezit ulaştığı makamın yüceliğinde doyuma ulaştı ve kendinden geçti, gücü sınırlıydı. Onun için böyle konuştu". Tebrizli Şems bu yorum karşısında "Allah, Allah" diye haykırarak onu kucakladı. Evet, aradığı O'ydu. Kaynaklar, bu buluşmanın olduğu Mevlânâ'nın içerden türbesi yeri Merec-el Bahreyn (iki denizin buluştuğu nokta) diye adlandırdı) "(5). İkisileri din fikir alışverişine başlamışlar. Ayni zaman oğrencilere ve muridlerine ilimlerini sağlamışlar.bu şekilde hem iki ünlü bilimsel din adebiyat ve fikh adamı arasında hemde öğreciler arasında tanıtım başlangıcı başlamıştı. İkisinin düsünceleri birleşik olarak ki "Tasavvuf gaybı müşahede ve irfan yoludur ve irfan ise bilgi, amel, takva ve sülükten hasıl olan bir ilimdir"(6). Bu anda, iki bilim adamı şu süreden birbirlerin hiç bir zaman bırakmamışlar. İlimlerini beraber gelişleme amacında calışmışlar. Oradan, birlikte, Mevlânâ'nın seçkin müritlerinden Selahaddin Zerkub'un odasına (medresedeki odası) gittiler ve halvet (iki kişilik kesin bir yalnızlık) oldular. Zamanla 24 saat birbirlerini bırakmamışlar. Bu halvet süresi uzun oldu (kaynaklara göre 40 gün ile 6 aydan söz eder). Mevlânâ'nın yaşamında bu sırada büyük bir değişme oldu ve yepyeni bir kişilik, yepyeni bir görünüm ortaya çıktı. Mevlânâ artık vaazlarını, derslerini, görevlerini, zorunluluklarını, kısaca her davranışı, her eylemi terk etmişti. O zaman özel hayatına ve görevi müridlerine karşı bir kusur ve sorum yapmıştı. Her gün okuduğu kitapları bir yana bırakmış, dostlarını, müritlerini aramaz olmuştu. Konya'nın hemen her kesiminde, bu yeni duruma karşı bir itiraz, bir isyan havası olmuştur. Herkes söylüyor ki bu gelen derviş kimdir? Bu yabancı kişi bizim Hocamızdan ne istiyor? Mevlânâ ile muridleri arasına nasıl girmiş? Zamanla Şikayetler olmuş o dereceye vardı ki, bazıları Tebrizli Şems'i ölümle bile tehtid ettiler. Bu durumda o kader ki bu iki bilim adamı birbilerine faydalandı, o kader ki ortaya geniş bir sorum yaratırılmış ve birbirine çok bağlı olmuşlar. Zamanla bu iki bilim adam arasıda ayrılma amacı başlamıştı. Bakıdan bir gün canı çok sıkılan Tebrizli Şems, Mevlânâ'ya Kur'an'dan bir ayet okudu. Ayet, "işte bu, sen ile ben'in arasındaki ayrılıktır" anlamına geliyordu. Bu ayrılık gerçekleşti ve Tebrizli Şems bir 173

7 (5) (6)Tasavvuf kitabi, Cemil Çifitçi, İstanbul, C.2, İstanbul, Bayrak Matbaası, 2008, S.292 gece habersizce Konya'yı terk ettmiş. Tebrizli Şems'in gidişinden bu konudan en fazla derecede etkilenen kişi Rumidir. Gerçekten bu durumdan Mevlânâ çok bıktı. Daha kimseyi görmek istememiş, kimseyi kabul etmemiş, dünyadan kesilmiş o kader ki yemekten ve içmeden kesilmiş, toplam, Mevlana nın Türbesi meclislerinden, dost toplantılarından her yerden ayağını çekmişti. Özlem ve aşk dolu gazeller söylüyor. Bir biskoloci duruma oğramış. Bu konuda Müritlerin büyük rolları vardır. Müritlerin bazıları yaptıklarına pişmanlık duyup Mevlânâ'dan özür dilerk. Mevlânâya haber gelmiş ki Tebrizli Şems'i bir ülkede bulunmuş. O zaman Mevlânâ değişti normal bir kişiye dondu. Sonunda Şems'iyi Şam'da olduğunu öğrenildi. Sultan Veled ve yirmi kadar arkadaşı Tebrizli Şems'i alıp getirmek üzere acele Şam'a gittiler. Tebrizli Şems, Sultan Veled'in ricalarını kırmadı. Konya'ya dönünce kısa süreli bir barış yaşandı, aleyhinde olanlar gelip özür dilediler. Ama Mevlânâ ile Tebrizli Şems ayni eski düzenlerini sürdürdüler. Ancak bu durum pek fazla uzun sürmedi. Dervişler, Mevlânâ'yı Tebrizli Şems'ten uzak tutmaya çalışıyorlardı. Halk da Mevlânâ'ya Tebrizli Şems geldikten sonra ders ve vaaz vermeyi bıraktığı, fıkıh bilginlerine özgü kıyafetini değiştirip. Tebrizli Şems'e karşı birleşenler arasında bu kez Mevlânâ'nın ikinci oğlu Alaeddin Çelebi'de vardı. Sonunda sabrı tükenen Tebrizli Şems "bu sefer öyle bir gideceğim ki, nerde olduğumu kimse bilmeyecek" deyip, 1247 yılında bir gün ortadan kayboldu. Sultan Veled'in deyişine göre Mevlânâ adeta deliye dönmüştü, ama sonunda geleceğinden umudunu keserek yeniden derslerine, dostlarına, işlerine döndüsonunda sabrı tükenen Tebrizli Şems"bu sefer öyle bir gideceğim ki, nerde olduğumu kimse bilmeyecek" (7)deyip. Bu dönemde Mevlânâ, Tebrizli Şems ile kendi benliğini özldeşleştirme Selahattin Zerküb, Mevlânâ'nın gözünde Şems ile özdeşleşiyordu. Selahattin, erdemli ama okuması yazması olmayan bir kuyumcuydu. Aradan kısa bir zaman geçince, müritler Tebrizli Şems yerine Mevlananın bukez Selahattin'i hedef edindile (7) 174

8 Selahattin Zerküb: Şemsi Tebrizi nin vefatından sonra Mevlânâ uzun bir sürede yanlız kimseyi görmemek konuşmamak ve özüntü bir hayat tarzı yaşamıştır. Buna neden geçen durum Mevlânâ hakkında acı bir durum halında geçmişti. Bu durum da Mevlânâ nin Müridlerin Türbeleri öğrencileri ve müridlerin arasında bir boşluk ve ayrıntılık olmuştur. Dolayısıyla Mevlânâ nin hayatına bir değişik halında olması gerekir. Bu kötü durumdan sonra kendisine ilk kişi yaklaşan Selahattin Zerküb'tür. Bu zamanda Mevlânâ kendine en yakın perişan halini paylaşan dost Selahattin Zerküb'tür. Zamanla Tebrizli Şems'in yokluğunu Selahattinle gideriyordu. Selahattin Zerküb, Mevlânâ'nın gözünde Şems ile uygunlaşıyordu. Selahattin, erdemli bir kişi ama okuması yazması olmayan bir adamdır. Aradan kısa bir zaman geçince, bu kez müritler Tebrizli Şems yerine Selahattin'i hedef etmiştir. Bu kez Mevlânâ ve Selahattin kendilerine karşı duyulan gergin havaya pek aldırmadılar. Yani ayni şekilde son günlerde bu iki kişi arasında ilgi çik derin olmuştur. Buda Mevlananın öğrencilerini çok rahatsız etti. Zaman zaman Mevlânâ ile Selahattin ilgileri on yıl sürdü. Bir gün Selahattin Mevlânâ'ye söylemiş ki, bu vücut zindanından kurtulmak için izin istediği, bu şekilde ortada bu söz yayıldı. Daha üç gün sonra da Selahattin Aralık 1258 tarihinde Allahın Rahmetine Kavuştu. Selahattin'in vasiyetine göre cenazesi ağlayarak değil, neyler çalınarak, sevinç ve şevk içinde kaldırılmasını edilmiştir. Muralına göre her şey istediği gibi yapıldı. Daha ikinci meslektaşı Hüsamettin Çelebidir.. Hüsamettin Çelebi:. Selahattin'in vefatıdan sonra, Mevlânâ'nın hayatında yeniden bir bozukluk ve endişe durumu başlamıştı. Mevlânâ yeniden bir sühbet haceti arzusundaydı. Ortaya çıkan Hüsamettin Çelebi aldı bir şahis Mevlânâ'nın dargın günlerini önünü almıştır. Hüsamettin'in babası, Konya bölgesi mahallelerinin reisiydi. Varlıklı bir kişiydi ve zamanla o zaman ki Mevlânâ çok bir yakın arkadaşa ihtiyacı vardır. O zaman Hüsamettin Mevlânâ'nenin müridi oldu. Bu dönemde Melanenın genel hayatında özellikle tasavvuf hayatında geniş bir rol oynamıştır. Daha sonra bütün servetini onun müritleri için harcadı. Beraberlikleri Mevlânâ'nın ölümüne kadar on yıl sürdü. Hüsamettin aynı zamanda Vezir 175

9 Ziyaettin tekkesinin de şeyhiydi ve böylece iki ayrı makam sahibiydi. İslam tasavvufunun en önemli ve en büyük yapıtı olan Mesnevi-i (genellikle yalnız Mesnevi diye anılır) Hüsamettin Çelebi yardımıyla yazılmıştır. Bu çalışma yıllar boyunca sürdü. Yapıt, beyitten oluşan 6 cilitten bir bütündü. Tasavvuf öğretisini birbirinden çıkan ilgi çekici öyküler aracılığıyla anlatıyor, olayları yorumlarken tasavvuf ilkelerini açıklıyordu. Hüsamettin şimdiye kader tam ölüm tarihi beli değildir. Mevlânâ'nenin Vefatı: Mevlânâ'na son eserini Mesnevi bittiği üzerine olduğu halda artık yaşlanmış, ayrıca zamanla sağlığı da bozulmuştu. 17 Aralık 1273'te Konya'da Allahın Rahmetine Kavuşmuş ve Vasiyetine göre Konya'da gömülmüş. Daha sonra Müridlerinde 70 kişi atrafında gömilmüş. Bu günümüze kadar mazarı dünya bölgelerinden ziyaret edilir. Eserleri: Fîhi Mâ Fih: Fîhi Mâ Fih manası, ne varsa içindedir olabilir demektir. Bu eser 61 bölümden oluşur. Bu bölümlerden bir kısmı, Selçuklu Veziri Süleyman Pervane'ye hitaben kaleme alınmıştır. Eserde bazı siyasi olaylara da değinilmiştir. Bu nedenle bu eser tarihi bir eser sayılır. Ayni zamanda bu eserde konuları cennet ve cehennem, dünya ve ahiret mürşid ve mürid, aşk ve sema gibi konular işlenmiştir. Dîvân-ı Kebir: Bu esere Divân şairlerinin şiirlerini topladıkları deftere denir. Divân-ı Kebir manesi Büyük divan demektir. Gerçekten Mevlâna'nın çeşitli konularda söylediği şiirlerin tamamı bu divanda görüne bilir. Mevlâna Divân-ı Kebir'deki bazı şiirlerini Şems Mahlası ile yazdığı için bu divâna Divân-ı Şems de denmektedir. Divân-ı Kebir'in dili hem Farsça hemde Arapça yazılmış bir eserdir. Divân-ı Kebir'in beyit sayısı 'i aşmaktadır. Bu eser 21 küçük rubâî divânıdan oluşmuştur. Mektûbât: Bu eser 147 adet mektuptan oluşmuştur. Mektûbât eserin felsefesı Selçuklu hükümdarlarına nasihat için, kendisinden sorulan ve halli istenilen dini ve ilmi bakımından konularda açıklayıcı bilgiler vermek için yazdığıdır. Mecâlis-i Seb'a (Yedi Meclis): Mecâlis-i Seb'a eserin adından anlaşır ki Mevlâna'nın yedi meclisinin, yedi vaazının toplanmasından gelen bir eserdir. Zamanında Mevlâna'nın vaazları, Çelebi Hüsameddin veya oğlu Sultan Veled tarafından toplanmıştır ve kaydı yapılmıştır. Mesnevi: Bu eser adı Mesnevi klasik doğu edebiyatında, bir şiir tarzının adı demektir. Edebiyatta aynı vezinde ve her beyti kendi arasında ayrı ayrı kafiyeli nazım türüne Mesnevi adı verilmiştir. Mesnevi eseri beyitten oluşan 6 cilitten bir bütündü Uzun sürecek konular veya hikayeler şiir yoluyla anlatılmak istendiğinde, kafiye kolaylığı nedeniyle mesnevi türü tercih edilirdi. Mevlâna Mesnevi'yi Hüsameddin Çelebi'nin isteği üzerine yazmıştır. Çelebi Hüsameddin de yazarmış. Mevlânâ Celeleddin Ruminin En güzel sözleri Okumaktan zarar gelmez, oku, ama Lanet okuma! Emek ver, kulak ver, ama hiç bir zaman Boş verme! Rakibini geç, sınıfını geç, ama hiç bir zaman Gülüp geçme! Günlerini say, servetini say, büyüklerini say ama, hiç bir zaman Yerinde sayma! Yaklaş, konuş, tanış, ama Uzaklaşma! 176

10 Hedefe koş, serhada koş, yardıma koş, ama Ortak koşma! Paranı ver, gönlünü ver, canını ver, ama Sırrını verme! Elini aç, gözünü aç, kalbini aç, ama Ağzını açma! Zulmü devir, nefsi devir, ama Can devirme! Eşini sev, işini beğen, aşını beğen, ama Kendini beğenme! (8) (8) edebiyatinda tasavvuf.com Sonuç Sonuç olarak, tasavvuf edebiyatı en ağırlığı Anadolu da 13. y.y. dan itibaren gelişmiştir. Bu edebiyat ilk defa tarikat merkezi ve sahibi olan tekkelerde yetişmiştir. Bu dönemin ünlü tasavvuf şairi Mevlana Celaleddin Rumidir. Bu büyük tasavvuf bilim adamın ilmini ve edebi şahsiyatını Konuları her türlü kısıtlamanın karşısındaydı. Bu konulardan edep, vefa, sabır, eğitim gibi ahlak kavramlarının gerçek anlamını aramayı ve insanlara bunu öğretmeyi iş edinmişti. Mevlanenin tarz edebiyatı özellikle bu dönemde Nazım birimi genellikle dörtlükt şekli kullanmıştır. Mevlânâ nın edebiyatlarında hem aruz hem de hece vezni kullanılmıştır. Şiirinin konuları Allah, insan, felsefe, doğruluk, ibadet gibi konular işlenmiştir. Daha tarzları İlahi, nefes, nutuk, devriye, şathiye, deme gibi nazım şekilleri kullanılmıştır. Dili aşık edebiyatı na göre ağırlık vermiştir ve Divan Edebiyatı na göre sadedir. Ona göre, asıl konu "insan"dı. Din, felsefe, ahlak, insanı daha mutlu etme yolunda gelişen araçlardı. Mevlânâ'nın ilmi sonda ortaya bir tarikat doğdu ama Mevlânâ bir tarikat kurucusu değildir yani ölümünden sonra bu tarikat dünyada yayılmıştır. Mavlananın edebi ve dini hayatı boyunca çeşit kişiler var idi. İlk kişiye etkilenen babasına etkilenmiştir. Babası Mavlananın edebi ve tasavvuf temeli hakkında büyük bir rol oynamıştır. Babasının vefatından sonra Mavlananın hayatında üç önemli kişilerle rol oynamıştır, Muhammed Şemsi Tebrizi, Selahattin Zerküb, Hüsamettin Çelebidir. Bu üç kişının Mevlanenin hayatında en önemlileri etkilenen Muhammed Şemsi Tebrizidir. Gerçekten bu üç kişi Mavlananın edebi kişili hayatında bir şekil rol oynamıştır. Daha sonra, Mavlaneni en önemli destekleyen kişiler Müridleriydi. Mavlane haayatıda 5 önemli eser terk etmiştir her eserin özel konu ve munasebette yzımıştır. Bu eserler Farsca yazımıştır daha sonra diğer dillere çevirilmiştir. Dünyanın bütün bölgelerinde ve türlü ırlarında bu tasavvuf sahibine önem vermiti. Bundan biliyoruz ki Mavlana bir ulusal bir şair olarak ve dünyanın bütün milletlerine şiiriyle yayılmıştır. Son olarak Mevlânâ'nın 800.doğum yılı olan 2007 UNESCO tarafından dünya Mevlânâ yılı ilan edilmiştir. Sonda Mevlânâ'nın hayatında olan edebi kişilerin derin bir iz terk etmişler dolayısyıla bu etki Mevlânâ nın edebi kişiliğin temelini kurucusu olmuştur.onun için arştırmamızda bu konuyu saygı okuyucu için bildirdik. Kaynaklar 1- Resimli Türk Edebiyatı, Nihad Sami Banarlı,İstanbul,1998, Milli Eğitim Basımı, Birinci Baskı, S Kardaşlık Dergisi, Bağdad Kardaşlık Ocağı, Bağdad,1998, El-Zaman Basımı,Birinci Baskı, S

11 3- Türk Edebiyatı, Ahmet Kabaklı, İstanbul, 1968, Yayılıcık Matbaası, ikinci Baskı, S Nihad Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi,1C, İstanbul 1971, S edebi kişiliği.com 6- Tasavvuf kitabi, Cemil Çifitçi, İstanbul, C.2, İstanbul, Bayrak Matbaası, 2008, S edebiyatinda tasavvuf.com. 178

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI EDEBİYAT-TARİH İLİŞKİSİ Edebiyat tarihi, medeniyet tarihinin en önemli kısmıdır. Bir milletin uzun asırlar esnasında geçirdiği fikrî ve hissî gelişmeyi belirten bütün kalem ürünlerini inceleme ile onun

Detaylı

Mevlâna ile Şems-i Tebrîzî ye Göre Ebu l-hasan-i Harakanî

Mevlâna ile Şems-i Tebrîzî ye Göre Ebu l-hasan-i Harakanî Mevlâna ile Şems-i Tebrîzî ye Göre Ebu l-hasan-i Harakanî Hasan ÇİFTÇİ Doç. Dr. Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi hciftci62@hotmail.com Giriş Özet [Hasan Çiftçi, Mevlâna ile Şems-i Tebrîzî ye

Detaylı

BİRLİK ÇADIRI KURULDU

BİRLİK ÇADIRI KURULDU BİRLİK ÇADIRI KURULDU Prof. Dr. Mehmet MARUFİHAH İzmir, 2013 1 BİRLİK ÇADIRI KURULDU Prof. Dr. Mehmet MARUFİHAH ISBN: 978-605-62150-2-5 Birinci Basım: Kasım 2013, İzmir Baskı ve Cilt Bassaray Matbaası

Detaylı

ALEVİ-BEKTAŞİ MİRAÇ SÖYLEMİNDEN CEMİN SİMGESEL TEMSİLLERİNE HAKK'IN BİRLİK BİLİNCİ

ALEVİ-BEKTAŞİ MİRAÇ SÖYLEMİNDEN CEMİN SİMGESEL TEMSİLLERİNE HAKK'IN BİRLİK BİLİNCİ ALEVİ-BEKTAŞİ MİRAÇ SÖYLEMİNDEN CEMİN SİMGESEL TEMSİLLERİNE HAKK'IN BİRLİK BİLİNCİ Derya SÜMER * Özet Alevi ve Bektaşi olarak tanımlanan insanların birbirlerini Alevi-Bektaşi kültürünün oluşumunda farklı

Detaylı

ORTAOKUL VE İMAM HATİP ORTAOKULU. Öğretim Materyali KUR AN-I KERİM YAZARLAR. Yrd. Doç. Dr. M. Vehbi DERELİ. Nazif YILMAZ

ORTAOKUL VE İMAM HATİP ORTAOKULU. Öğretim Materyali KUR AN-I KERİM YAZARLAR. Yrd. Doç. Dr. M. Vehbi DERELİ. Nazif YILMAZ ORTAOKUL VE İMAM HATİP ORTAOKULU Öğretim Materyali KUR AN-I KERİM 6 YAZARLAR Yrd. Doç. Dr. M. Vehbi DERELİ Nazif YILMAZ DEVLET KİTAPLARI İKİNCİ BASKI..., 2014 MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI YAYINLARI... : 5904

Detaylı

*** s.338. 2 Sebahattin Eyüpoğlu, Sanat Üzerine Denemeler ve Eleştiriler, Cem Yayınevi, İstanbul 1981,

*** s.338. 2 Sebahattin Eyüpoğlu, Sanat Üzerine Denemeler ve Eleştiriler, Cem Yayınevi, İstanbul 1981, KENDİ GÖK KUBBEMİZ DE ESKİ ŞİİRİN RÜZGÂRLARI Abdullah ŞENGÜL * ÖZET Yahya Kemal, Divan edebiyatı kaynağından geniş bir şekilde yararlanmıştır. Onu Eski şiirin temsilcisi olarak göstermek doğru değildir.

Detaylı

M. ALİ AYNİ NİN BAKÜ KONFERANSI

M. ALİ AYNİ NİN BAKÜ KONFERANSI M. ALİ AYNİ NİN BAKÜ KONFERANSI Mehmet RIHTIM Qafqaz Üniversitesi Bakü / Azerbaycan mrihtim@yahoo.com ÖZET Seyyid Yahya Baküvi, 15. asırda Azerbaycan da yaşamış bir sufidir. Halvetiyye tarikatının ikinci

Detaylı

DİNLERDE AHLÂK ALTINCI SINIFLAR İÇİN OKUMA KİTABI

DİNLERDE AHLÂK ALTINCI SINIFLAR İÇİN OKUMA KİTABI Doç. Mr. Petko Zlateski DİNLERDE AHLÂK ALTINCI SINIFLAR İÇİN OKUMA KİTABI Üsküp - 2014 Eleştirmenler: Başkan: Doç. Dr. Svetlana Kamciyaş Başkan Yardımcısı: Mr. Gordana Nikçevska Üye: Duşanka Goluboviç

Detaylı

MEHMET AKİF ERSOY DA SPOR SEVGİSİ VE GENÇLİK İDEALİ

MEHMET AKİF ERSOY DA SPOR SEVGİSİ VE GENÇLİK İDEALİ MEHMET AKİF ERSOY DA SPOR SEVGİSİ VE GENÇLİK İDEALİ Kadir PEPE* Giriş Mehmet Akif Ersoy 1873 yılında İstanbul da, sade ve geleneksel bir hayatın yaşandığı Fatih in Sarıgüzel semtinde dünyaya gelip, 27

Detaylı

BÂKÎ VE NEDÎM İN GAZELLERİNDE SEVGİLİDEKİ GÜZELLİK UNSURLARI

BÂKÎ VE NEDÎM İN GAZELLERİNDE SEVGİLİDEKİ GÜZELLİK UNSURLARI BÂKÎ VE NEDÎM İN GAZELLERİNDE SEVGİLİDEKİ GÜZELLİK UNSURLARI Hazırlayan: Fatma KANDEMİR Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Mine YEŞİLOĞLU Lisansüstü eğitim,öğretim ve sınav yönetmeliğinin Türk Dili ve Edebiyatı

Detaylı

Bahai Eserleri. Basım ve Dağıtım A.Ş. BİRLİK ÇADIRI GİRİŞ

Bahai Eserleri. Basım ve Dağıtım A.Ş. BİRLİK ÇADIRI GİRİŞ BİRLİK ÇADIRI GİRİŞ Bahai Dini, kurucusu Hz.Bahaullah ın bir dönem tutsak kaldığı yeraltı zindanının bulunduğu Tahran da, doğum yılı olan 1852 den başlayarak, içine doğduğu sosyal ve dini çevrenin dışına

Detaylı

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ NDE BEŞ VE ON ZAMANLI RİTİMLERİN ANALİZİ UTKU ÜNAL

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ NDE BEŞ VE ON ZAMANLI RİTİMLERİN ANALİZİ UTKU ÜNAL GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ NDE BEŞ VE ON ZAMANLI RİTİMLERİN ANALİZİ UTKU ÜNAL 102619015 İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜZİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI CANAN AYKENT 2007 TEŞEKKÜR Bu çalışmanın

Detaylı

Seçme Dualar ve Sıkıntılardan Kurtuluş

Seçme Dualar ve Sıkıntılardan Kurtuluş EDEP YA HU! Mehmed Zahid Kotku Seçme Dualar ve Sıkıntılardan Kurtuluş Vuslat: 5 Tasavvuf-Hikemiyat Serisi: 5 Isbn 978-605-61107-5-7 Basım Tarihi Şubat 2010 Baskı / Cilt Metkan Matbaası Merkezefendi Mh.

Detaylı

A Ç I L I Ş K O N U Ş M A L A R I

A Ç I L I Ş K O N U Ş M A L A R I BEKTAŞİ GÜLBENGİ Bismişah Allah Allah Vakitler hayrola, Hayırlar feth ola. Şerler def ola. Müminler saf ola. Münâfıklar berbat ola. Gönüller şâd ola. Meydanlar âbâd ola. Kalplerimiz mesrûr, sırlarımız

Detaylı

ÖZEL TUNÇSİPER OKULLARI

ÖZEL TUNÇSİPER OKULLARI ÖZEL TUNÇSİPER OKULLARI İçindekiler Ortak Alan 1-11 A 12-47 naokulu Ortak Alan 48-53 54-89 İlköğretim Ortak Alan 90-95 96-131 Lise Ortak Alan 132-133 Temmuz 2012 / Sayı 6 Yılda bir kez yayımlanır. İmtiyaz

Detaylı

Modern Türkiye'de Örtünme Sorunu Resmi Laiklik ve Popüler İslam

Modern Türkiye'de Örtünme Sorunu Resmi Laiklik ve Popüler İslam GÜNDÜZ Basım Yayım Dağıtım Ticaret ve San. Ltd. ştl. Modem Türkiye'de Örtünme Sorunu Resmi Laiklik ve Popüler İslam Bsabeth Özdalga Bklncl Baskı: Hcniran 1998 ISBN975-8304-01-1 Elisabeth Özdalga Modern

Detaylı

BİRLİK BİLİNCİ. Sayı 3 2011

BİRLİK BİLİNCİ. Sayı 3 2011 YOGA SİMURG BİRLİK BİLİNCİ Sayı 3 2011 Kimi büyük yaradılışta olanlar vardır ki, onlar yalnız bağlı oldukları topluma değil, bütün insanlığa kalplerini ve ruhlarını açık tutarlar. 1 Hazırlayan: Sabiha

Detaylı

Kubbealtı Gençlerinden MERHABA

Kubbealtı Gençlerinden MERHABA Kubbealtı Gençlerinden MERHABA Kubbealtı Akademi Mecmuası'nın ücretsiz ekidir Yayına Hazırlayanlar: Dr. Nevnihal BAYAR Kübra YETİŞ ŞAMLI Kapak Tasarım: Tûba ŞAMLI Basım: ÖZAL Matbaası Dağıtım: Ertuğrul

Detaylı

sabah ülkesi SAYI 43 Nisan 2015 üç aylık kültür-sanat ve felsefe dergisi Şehir ve Peygamber Ekrem Demirli Çağımızda İbn Haldun Bruce B.

sabah ülkesi SAYI 43 Nisan 2015 üç aylık kültür-sanat ve felsefe dergisi Şehir ve Peygamber Ekrem Demirli Çağımızda İbn Haldun Bruce B. üç aylık kültür-sanat ve felsefe dergisi SAYI 43 Nisan 2015 Şehir ve Peygamber Ekrem Demirli Çağımızda İbn Haldun Bruce B. Lawrence Medeniyet ve Şehir Kudsi Erguner Modern Öncesi Şehirlerde Mekân Mantığı

Detaylı

PROF.DR. ÖMER ÇAHA İLE MÜLAKAT

PROF.DR. ÖMER ÇAHA İLE MÜLAKAT PROF.DR. ÖMER ÇAHA İLE MÜLAKAT DÜNYADA VAN GAZETESİ 7 Haziran da yapılacak olan genel seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi nden (Ak Parti) Van Milletvekili Aday Adayı olan Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim

Detaylı

Isparta İl Merkezi'nde Bulunan Türbeler

Isparta İl Merkezi'nde Bulunan Türbeler Isparta İl Merkezi'nde Bulunan Türbeler Yard. Doç.Dr. Filiz Nurhan ÖLMEZ Şirin GÖKMEN Özet: Halkbilimin önemli araştırma konularından olan türbeler etrafındaki geleneksel uygulamalar, temel olarak halk

Detaylı

ALEVİLİK VE YENİ ANAYASA (ANAYASAL PERSPEKTİF)

ALEVİLİK VE YENİ ANAYASA (ANAYASAL PERSPEKTİF) ALEVİLİK VE YENİ ANAYASA (ANAYASAL PERSPEKTİF) Prof. Dr. Hasan Tahsin FENDOGLU ÖZET Günümüzde sadece Türkiye de değil, dünyanın belirli ülkelerinde de kendisini hissettiren önemli sorun alanlarından birisi

Detaylı

Metne Hâkim Olmak İçin Değil Metinle Uğraşabilmek İçin Geliştirilecek Araçlardan Söz Etmek Gerekli

Metne Hâkim Olmak İçin Değil Metinle Uğraşabilmek İçin Geliştirilecek Araçlardan Söz Etmek Gerekli Metne Hâkim Olmak İçin Değil Metinle Uğraşabilmek İçin Geliştirilecek Araçlardan Söz Etmek Gerekli 187 Metne Hâkim Olmak İçin Değil Metinle Uğraşabilmek İçin Geliştirilecek Araçlardan Söz Etmek Gerekli

Detaylı

Sunum - Tartışma ve Tartışma Türleri - Panel. 5. Aşağıdakilerden hangisi panelle ilgili değildir?

Sunum - Tartışma ve Tartışma Türleri - Panel. 5. Aşağıdakilerden hangisi panelle ilgili değildir? DİL ANLATIM Sunum - Tartışma ve Tartışma Türleri - Panel 10. SINIF GENEL 01 1. Aşağıdakilerden hangisi sunumda dikkat edilmesi gereken özelliklerden biri değildir? A) Slaytlar ile anlatımın eş zamanlı

Detaylı

Mevlânâ Bir "Allah Kulu" dur, Resûlullah (sav) Çırağıdır 1. Hz. Peygamber (sav) ve O'nun (sav) Sünneti

Mevlânâ Bir Allah Kulu dur, Resûlullah (sav) Çırağıdır 1. Hz. Peygamber (sav) ve O'nun (sav) Sünneti Hayrettin Karaman Mevlânâ Bir "Allah Kulu" dur, Resûlullah (sav) Çırağıdır Mevlânâ hakkında konuşanlar ve yazanlar arasında onu olduğundan farklı gösterenler, sözlerini çarpıtanlar, söylediklerini eksik

Detaylı

TÜRKÇE. 2) MECAZ (DEĞİŞMECE) ANLAM Sözcüğün gerçek anlamından uzaklaşarak kazanmış olduğu yeni anlama mecaz anlam denir.

TÜRKÇE. 2) MECAZ (DEĞİŞMECE) ANLAM Sözcüğün gerçek anlamından uzaklaşarak kazanmış olduğu yeni anlama mecaz anlam denir. TÜRKÇE Anlam Bakımından Sözcükler...1 Sözcüklerde Anlam İlişkileri.3 Cümlede Anlam.6 Ses Bilgisi...9 Paragraf Bilgisi...13 Sözcüklerin Yapı Özellikleri..17 Yazım Kuralları..22 Noktalama İşaretleri...25

Detaylı

İSKENDER PALA İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK

İSKENDER PALA İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK İSKENDER PALA İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK Tarayan Süleyman Yüksel www.suleymanyuksel.com Düzenleyen Ömer Arslan E-Yayın: ayraç sanal yayın Ocak, 2008 http://ayrac.org ayrac.org@gmail.com 2 İSKENDER PALA 1958,

Detaylı

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ TÜRK HALK EDEBİYATINA GİRİŞ - II DERS NOTLARI 1. Sınıf - 2. Dönem İsa SARI www.isa-sari.com MİT Mit, kutsal bir öyküyü; en eski zamanda, başlangıçtaki masallara özgü zamanda

Detaylı

Veda SUNUŞ. Sevgili Sarı-Siyahlılar; 7. sayımızda (Kış 2011) tekrar merhaba.

Veda SUNUŞ. Sevgili Sarı-Siyahlılar; 7. sayımızda (Kış 2011) tekrar merhaba. 07KIŞ 2011 SUNUŞ Veda Sevgili Sarı-Siyahlılar; 7. sayımızda (Kış 2011) tekrar merhaba. Geçen üç aylık dönemde bahçe yemeği, hazırlık sınıfları ile tanışma toplantısı, üniversitede okuyan genç mezunlarımızla

Detaylı

Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanlarının Anıları-2012. Bir İnci

Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanlarının Anıları-2012. Bir İnci Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanlarının Anıları-2012 Bir İnci SAĞLIK-SEN- 2013 SAĞLIK-SEN YAYINLARI - 14 Sağlık-Sen Adına İmtiyaz Sahibi Metin MEMİŞ Genel Başkan Genel Yayın Yönetmeni Abdülaziz ASLAN Genel

Detaylı